karanlıktım, ışık sol yanımı acıttı
yoksulluğum biraz da aramaktı
aramakla bulamama korkusu
aramakla bulma korkusuna eş
arafta boşluğa düşme korkusu
aynı anda yakama yapışan şey
sol yanım sancıyınca sağ yanıma yaslandım
karanlıkta el yordamı
önüm arkam söbelendi
bir harf aniden göz kırptı
ortak bir paydada bulduğum
bir harften bir roman, şaşkınım
kederin kıyısında top koşturuyor ruhum
bir çırpıda yükünü boşaltan
acemi bir hamal gibi ellerim buruşuk
tuttuğum tüm çiçekleri boşalttım
bu harfin üzerine, şaşırdım ‘ş yerine
şelale desem değil, çavlan harfe uymuyor
bir melek içimde sancı dolanır
habire bakıyorum bu su yerine
ruhumun çarkında ancak su akar
ancak bir meleğin kanadı kardır
bir harfin değeri ş’ sesi kadar
ortaktır ismime eylemden gayrı
annemden sitemdi ruhumdaki kan
melekler ansızın yüzümü öptü
kiraz dudaklardan düşünce inci
her bahar başakta birinci benim
oğlak dönencesi çarpsa kalbimi
kış şubatı doğumum
ş’de buldum kendimi
bir melek içimde sancı dolanır
ay doğdu yüzüme bir nisan günü
ölmüştüm dirildim baktım ki neşe
aralık bıraktım a’nın ağzını
bir harfin bir harfe yükü zor gelir
bir türkü tuttursam aybı yok sanır
bunda da iki fark sadece aylar
içimde bir melek sancı dolanır
Müştehir KARAKAYA
Sınır Dergisi / Sayı 3 / Mayıs - Haziran 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder