“Savunmasız bir sığınaksa hayatın, beni korumana alma. Yol ortasında kaybolmuş bir çocuk çaresizliğiyle bırakma ardından… Savunmasızım çünkü ve de duvarsız sığınaklarım…”
Kapanmaya yüz tutmuş bir yarayı kestik yeniden. Bir tükenmişlik bıraktın önüme. Su mu olayım toprak mı? hangisi yeter yeni bir yaşamı filizlemeye. Bir sessiz gözyaşıyım oysaki. Sonsuzluğu gömüyorum kalbime. Kestiğin yarayı eşeliyorum. Sızılarım sonsuzluktan da sonsuz. Çekilen dalga olup yitmeksen derinlere, içimde ağırlaşmış tonlarca kum var. Denizsiz, yosunsuz, kupkuru bir çölüm aslında.
Sen ne eski bir anısın ne de yeni bir bahar gönlümde… Belirsizsin en az benim varlığım kadar. İlk defa dokunuyor olmanın acemiliği bendeki, bir başkasındaki kendimin acılarına… Bakma gözlerime, anlayamazsın…
Hangi yola çıkarsan çık, aradığın güvenmektir sadece… Bazen hiç tanımadığın insanlarla aynı durakta uzun uzun beklemenin, bir bankta en derin izlerin tarifini uzadı uzadıya tanımadığın birine anlatmanın, yolda küçük bir çocukla konuşmanın nedeni bir başkasında aramaktır kendini…
Uzaklaşmak istedikçe her şeyden daha çok sığınırsın sana yabancı olan her şeye… İsim oyunları kurarsın kendine… Kimi zaman aşk olur tanımadığın bir ses, kimi zaman dost olur tanımadığın bir gülüş… Oysa nereye gidersen git aynı hasret gizli kalır ruhunun kabuğunda…
Dün, bugün, yarın ve belki de tüm kavramları zamanın, geçmişim oldu. Sen gittin… Sonra ben gittim kaldığım yerde… Geri gitti sonra birer birer geleceğe hiç göz atmadan günler.
Ne başlangıcı ne de sonu olan bir nokta bıraktın ömrüme. Hiç yolum yok ki, ne düz ne de yan dallarını çizmeye… Sende uçurtması ipsiz bir çocuk, bende gökkuşağı renksiz bir çocuk kaldı. Ne toprağım ne de su… Bir sessiz gözyaşıyım sadece… Nasıl olsa sen de bir bankta ya da bir durakta ya da bir telefon ucunda, belki de otobüs durağında, yürüdüğüm yollarda, gezdiğim mekânlarda, yaptığım yolculuklarda, beklediğim banka kuyruklarında belki de olduğum ve olacağım her yerde biten bir düşün en derin izlerini anlatacağım, bana en uzak en yabancı birisin…
Elif GÖZEL
Sınır Dergisi Sayı 4 / Temmuz Ağustos 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder