18 Temmuz 2011 Pazartesi

Röportaj / Murat DURMAZ - Özalp Belediye Başkanı


             Başkanım sizi kısaca tanıyabilir miyiz?

-         1977 Özalp doğumluyum. İlk ve ortaokulu Özalp’ta okudum. Şu an açıköğretim okuyorum ve ara ara İngilizce eğitimi de alıyorum. Profesyonel resim çiziyorum. Van’da ikamet ediyordum ama seçildikten sonra emanet belediye yönetilmez hesabıyla Özalp’a taşındım. Evliyim, beş yaşında bir kızım var.

         Sınırda bulunan bir ilçe olması sebebiyle Özalp’ın sınır devletle ticari ilişkisinin çok iyi olması beklenirken tam aksine yıllardır açılması gereken kapının açılmadığı biliniyor. Sınır kapısının açılması ile ilgili çalışmalar şu an ne aşamada ve açılması durumunda nasıl bir hareketlik öngörüyorsunuz?


        Geçen gün Bakan Hayati YAZICI da geldi. Biz belediye heyeti olarak kendilerini karşıladık. Sonuçta amaç hizmetse siyasi görüş ayırt etmeksizin hareket etmek lazım. Karşıladık kendisini, sınır kapısına gittik. Orda bir konuşma yaptı, sınır kapısının açılmasına yönelik ne açılacak dedi ne de açılmayacak dedi. Ama kulaktan dolma laflar var, duyuyoruz, açılacak diyorlar. Geçenlerde yine duyduk, açılması bir iki ay ertelenmiş. Bu konu netlik kazanmış değil. Bir de şöyle bir şey var; açıldığı zaman da bavul ticaretinin önünü açmaları lazım. Bavul ticaretinin önünü açmazlarsa ve ticeret sadece tırlarla yapılacaksa bu sadece zengini zengin eder. Bavul ticaretiyle fakirlerin de bu kapıdan faydalanması ve ekmek kazanması gerekiyor. Sınır kapısı açılmazsa yine ölümler yaşanacak sınırda. Bu son bir yılda 50’den fazla vatandaşımız vuruldu ve bunlardan 35’i maalesef hayatını kaybetti. Bunlar acı tablolar. Sınır kapısı açılır ve vatandaşın ticaret yapması sağlanırsa vatandaş canını dişine takıp bir bidon mazot uğruna at sırtında sınır geçip hayatını tehlikeye sokmaz.  Böyle bir sıkıntı var. bavul ticaretinin önü açılırsa canlılık olur, herkes ordan faydalanır ve ekmek yer. Bizim temennimiz budur.

   Göreve geldiğiniz günden itibaren ilçe sorunlarıyla birebir ilgilenme, istikrarlı halk toplantıları, kamu kurum ziyaretleri, spor turnuvaları gibi etkinlikler ile belediye hizmetlerini hiç aksatmadan yerine getirdiğinizi biliyoruz. Bu işlerin hepsine nasıl zaman ayırabiliyorsunuz?


       Daha önce de dile getirdim, belediyeler bukalemun olarak görülmüş yıllardır. Renk değiştirirler ve çok ağır hareket ederler. Renk değiştirirler, şundan dolayı söylüyorum; seçimden önce farklı renk, kazandıktan sonra farklı renge bürünürler, verdikleri sözleri yerine getirmezler ve hemen renk değiştirirler. Ağır hareket etmelerinin sebebi de şu; eğer bir iş yapılacaksa ben bu işi niye hemen ilk yılda yapayım, yaparsam unutulur; ikinci sene de yapmayayım, üçüncü sene bir kısmını ufak ufak yapayım, seçime bir yıl kala da çalışmaları hızlandırıp milletin gözünü boyayayım.  Bundan dolayı bizim yaptıklarımız doğal ve rutin işlerdir diyorum. Yapılacak bir iş varsa ve imkanlar buna el veriyorsa hemen ve en kısa zamanda yapılmalıdır bence. Yapılsın ki farklı projeler hemen hayata geçirilsin. Biz yapılacakları iki yıl bekletelim, ee bu arada farklı projeleri gerçekleştirelim desek nasıl yapacağız? Yapamayız. Zaten ilçenin iklim şartlarına baktığımızda yıllık iş yapabilme süresi bellidir, bu da dört aydır. Hizmet süremiz bellidir, burada kalmış dört yıl. Hesapladığımız zaman projelerimiz için kullanabileceğimiz süre on altı aydır. Hava şartlarını göz önünde bulundurarak ve hesabını iyi yaparak projelerimizi bu süre zarfında gerçekleştirmek için çok hızlı, canlı, pratik ve iyi çalışmamız gerektiğine inanıyorum. Gençliğin de verdiği bir heyecan var. Hizmet aşkının insanın içinde olması gerekir tabi. Onun için yapılanlar ve yapılmasını düşlediğimiz işler benim için gayet normaldir. Farklı görülebilir bu yapılanlar. Farklı görülmesinin sebebi, halkın ilçe tarihinde böyle çalışmalar görmemiş olması. Halkın suçu değil bu.

       İlçenin mazisinde kara bir sayfa olarak yer alan ve toplum hafızasında canlılığını hiç yitirmeyen 33 Kurşun olayına yönelik kültürel sanatsal etkinlikleriniz ve projeleriniz var mı?


      Kışlaya Muğlalı ismi verilmiş. Bu olayın kurbanlarının torunları 2004 yılında bunu dava etmişler. Dava hala devam ediyor. Her ne hikmetse yedi yıldır dava sonuçlanmadı. Biz belediye olarak ne yapalım dedik; madem birisi burada bir katliam yapmış ve bunun ismi ilçede bir kışlaya verilmiş, biz de belediye kanununda yeri olan haklardan yararlanarak 33 Kurşun anıtı yapmaya karar verdik. Ona da müsaade edilmedi, arsamıza el konuldu ve arsa, askeriyeye 400 m yakın olduğu için patlayıcı madde konulabilir, kışlaya zarar verilebilir gerekçesiyle müsaade edilmedi. O park yıllardan beri ordaysa, arsaya el konulmuyorsa, kışla hiç zarar görmediyse ben anıt yapmaya karar verdiğimde mi aklın başına geldi. Bu sefer ne çıktı ortaya; bu isim burada duracak, anıtı da sana yaptırmayacağım. Ülkede de bir demokrasi lafıdır dolaşıyor herkesin ağzında. Şimdi bu, demokrasinin neresine sığıyor? Hiçbir yerine… Demek ki ülkede demokrasi var ama bazı kesimlere.  Bazı kesimlerde de sömürgecilik var. Ben şöyle düşünüyorum: o tarihte o isim oraya bırakıldığı zaman; bak ben bu ismi buraya bırakıyorum, yaparsan senin kafana yine vururum. Biz anıt projemizi hazırladık, tamamladık, bitirdik, maket çalışması da tamamlandı, ölçümler yapıldı. Her şey hazırken Genelkurmay Başkanlığı’nca gelen yazı gereğince arsamıza el konuldu.
Ama biz belediye olarak bu acı tablo bir daha yaşanmasın ve bu acımız net ve doğru anlaşılsın diye 29 Temmuz günü bir anma töreni düşünüyoruz. Çalışmalar daha netleşmedi ama 33 Kurşun konulu bir resim ve şiir yarışması da düzenleme projemiz var.


    İlçe merkezinde dağların ıslahına yönelik bir arazi kazandırma çalışmanız var. Bu çalışmalarla ilçeye neler kazandırmayı hedefliyorsunuz?

     Orayı dolaştık, arkadaşlar neler yapabiliriz diye düşündük ve bir karar verdik. Yolar tehlikeli, yolun sol tarafında zaten tehlike saçan taşlar vardı. Bir yağmur yağdığında toprak kayması tehlikesi de olduğundan taşlar yol düşüyordu. Acil durum arz ettiğinden hemen jeoloji etüt çalışmaları yaptık ve acil olarak ihaleye soktuk. İhaleyi alan müteahhit firma yetkilisi 950.000,00 TL’ye o dağları kaldırabileceğini söyledi. Biz de kabul ettik. Tabi bizim o kadar paramız yoktu. Arazi karşılığı bu projeyi hayata geçirme noktasında anlaştık. Bu projeyle belediye kazandırılan arsa 60 dönümdür.  Oraya yeniden bir Özalp merkezi kurulabilir. Çevre bakanlığı’nın gönderdiği yazı gereği kömürcüler şehir merkezinde faaliyet gösteremezler. O yazıyı dikkate alarak çarpık yapılaşmanın önünü alarak kömürcüleri bir yere, kerestecileri bir yere yerleştirmeye çalışıyoruz. Belediyeye kazandırdığımız bu arsayı kömürcü ve kerestecilere hazırladığımız proje kapsamında yapılanmaya müsaade edeceğiz. Onun dışında müteahhidin kendi arsasında düşündüğü projesi vardı, kabul etmedik. Çünkü çarpık yapılanmaya müsaade edemezdik ve hazırladığımız projeye göre yapılanması gerekiyordu. Biri çatılı, diğeri çatısız, biri iki kat diğeri üç kat olmamalı. Şu an Özalp’da ev kiraları çok yüksek; memur, sağlık çalışanları, öğretmen ve öğrenciler ilçede kalmıyorlar. Yapılacak yeni dairelerle ilçede kalmalarını sağlamaya çalışacağız. 950.000,00 TL karşılığında verdiğimiz arsada altı dükkan üstü daire olacak şekilde projeler hazırladık. İlçenin gelişmesi için memur, öğretmen, sağlık personeli ve öğrencilerin ilçede kalmaları gerekiyor. Yani üç yıl sonra oraya baktığınız zaman yeni bir Özalp merkezinin orda kurulduğunu göreceksiniz. Başka projelerimiz de var. Belediyenin hemen yan tarafında bir arsamız var. Belediyeyi uzatıp L şeklinde büyütme projemiz var. Hemen olacak bir şey değil bu tabi. İmkanlarımız el verdikçe gerçekleştirmeyi düşünüyoruz. En üst katı sinema, altında konferans salonu ve altında dükkanlar olacak şekilde bir projemiz var. Kasapları da bir yere toplamayı düşünüyoruz. Şu an her biri bir yerde. Bu denetimi de zorlaştırıyor. Mezbaha yeri ve satış yeri ayrı olacak. Ayrıca düğün salonu da yapmayı düşünüyoruz. Bu yıl kış mevsimi sıcak geçti, don olayına karşı belediye araçları için bir garaj da yapmamız lazım. Mahallelerin komple ışıklandırılmasını sağlayacağız. Benim için şu an en önemlisi mahalle yolları. Müteahhit arkadaşlarla görüştük, hesabını çıkardık, yan taraflarında su kanalları olacak şekilde yolları da yapmayı düşünüyoruz.


    İlçede bulunan sokak ve cadde isimlerinin değiştirilmesine yönelik bir belediye meclis çalışmanız oldu. Böyle bir değişikliğe neden ihtiyaç duydunuz ve bu çalışmanızın bir neticesi oldu mu?

     Tabi çalışmalarımızı yaptık, isim değişikliklerini kararlaştırıp üst yazıyla kaymakama sunduk. Bekliyoruz. Onaylanır mı, onaylanmaz mı, hangileri onaylanır, hangileri onaylanmaz, bilmiyoruz. Neden gerek duyduk derseniz, fail-i meçhul cinayetler var, ileri gelen insanlarımız var, geçmiş tarihte burada hizmetleri olan saygıdeğer insanlar var, bu isimleri yaşatmak istedik. Bunlar bizim en doğal hakkımız. Bu hakkımızın Belediye Kanunu’nda yeri var zaten. Biz de kanunun bize verdiği bu haktan yararlanarak sokak ve cadde isimlerini değiştirmek istedik.


      Okurlarımıza son olarak neler söylemek istersiniz?

     Derginizin ilk sayısını okudum, çok beğendim. Farklı yerlerde de duyuyorum, hatta Van ili dışında da okura ulaştığını duydum; İstanbul olsun, Bodrum olsun, Isparta olsun ulaştırılmış. Başarılar diliyorum.

                                                                       Özalp


  sınır dergisi / sayı 2 / mart nisan 2010




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder