ikinci secde işte buydu
hiç kalkmamak üzre bütün uzuvlarımızla
toprağın kucağına uzanıvermek
bütün bir oyunu ve oyalanmayı
bırakıvermek ardımızda
ikinci secde işte buydu
üryan geldiğimiz gibi üryan gitmek
dönüşsüz
sessiz
ve hüzünle
ve yollara düzülen yorgun kervanlar gibi
yan yana
veya ard arda
adem aleyhisselam’dan bu yana
ey ağır bir cansızlığa yığılan bedenler!
sela sadalarıyla gafil şehrimizi kuşatıp gidenler ey!
sizleri hiç görmedim hayatımda
ve hiç tanımadım
bu şehirden olduğunuzu biliyorum sadece
ve bugün bu şehirde olmadığınızı
aramızdan ayrıldığınızı
aramızdan göçüp gittiğinizi sadece...!
yeryüzü hayatı bu işte;
bir varoluş
bir kayboluş
ya da göçmen turna misali
bir burada bu yakada
bir orada o yakada
derin bir sır ki bu,
içi içe gerildikçe gerilir
ve kabil gönül varsa fehmetmeye
bu girift ve gizil bilmeceyi
“ikinci secde işte buydu” fısıltısıyla silkinen
yalnızca mü’min duruşa sarf-ı nazar etmeli
sizleri hiç görmedim hayatımda
ve hiç tanımadım
bu şehirden olduğunuzu biliyorum sadece
ve bugün bu şehirde mutlak olmayışınızı
aramızdan ayrı olduğunuzu
aramızdan göçüp gittiğinizi sadece...!
mukadderat bu;
dün
bugün
ve yarın;
üç dilimlik dar-ı dünya sergüzeşti
mukadderatın kaçınılmazı işte;
doğduk
ve ölüyoruz;
iki hakikat öyküsüdür ki bu,
içirircesine hikmet içre denizi
ve müşkilatlardan
ve sancılardan süzüle süzüle
arifane yolculuğa çıkarır aydınlık sözü;
yunusum, can dostum
sana binlerce kalbî selam
kuşandırırcasına feraset libası
ne de güzel örüyorsun kelam:
işbu söze hak tanıktır
bu can bu gövdeye konuktur
bir gün ola göçe gide
kafesten kuş uçmuş gibi
…...
vakit gecenin ikisi
zaman dinginlik faslını sürüyor hayata
tükenirken bu şehir küflü bir uykunun kesafetinde
dirik duruyor oysa
dışarıya bırakılmış modern zamanların kabristan bölgesi
ve oysa sancılı münzevi şair,
zonklamalar çoğalırken beyninde vızır vızır
uyanık duruyor mutfağının penceresinde
ölümün anlam bahşeden kıyılarına nazır
ey ağır bir cansızlığa yığılan bedenler!
ey kabir topluluğu!
ey ehl-i kubûr!
sizleri hiç görmedim hayatımda
ve hiç tanımadım
bu şehirden olduğunuzu biliyorum sadece
ve fakat bugün bu şehirde olmadığınızı
aramızdan ayrı olduğunuzu
aramızdan göçüp gittiğinizi sadece…!
Hacı YILMAZ
ekim2000kargı/çorum
Sınır Dergisi / Sayı 5 / Eylül Ekim 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder