12 Ekim 2011 Çarşamba

O Gece

Nalların arasında çatlayan toprak
Susuz her dem tarihime.
Duvağın lanet olur
Bir hırsızın bedeninde,
Saçların ihanetli durur
Kutsal çarşafın masumiyetinde.
Tebessüm eyledi lanetin
Şehvetli bir köpeğin gözlerinde,
Mahremiyetime inat saldın bedenini bedenime.
Durdu zaman irkildi toprak ‘Allah Allah’ diye.
Küstahlaştı çıyan
Ecdadının asiliğinde,
Eğdi başımı bir gecelik şehvette.
Prangalaştı durdu kelimelerim şiirlerimde,
Kalem acımasız yazdı
Kefaretimi yoksul zenginliğimde.
Şahlandı adalet kuşları kıbleme,
Yağdırdı ateşi pençesinden
Yırttı içimdeki heybetli hayvanın zincirini,
Saldı o ihtişamlı yalanımın üstüne.
Tespihimin sesinde döndü durdu zaman,
Çoğaldı hâsılatım bir zencinin zincirinde.
Dehak’ın sersemliğinde sarhoştum,
Çocukluğumu katlettiğim kalenin içinde.
Zafer sarhoşluğunda çakallığım şehvet eyledi,
Atamın masum dölünü katleden o gece de…
Ve haykırdı kawa dört yanım kar ter içinde.
Kapılar açıldı çocukluğumun yaktığı ateşle,
Savurdu kawa’nın güçlü kolları demiri
Gurursuz tebessümümün en alçak yerine.
Düştü bedenim iki yanıma,
Zılgıt çekti tarih sayfalarına halkım o anda.
Kanımı kanatırcasına
Beddualar diledim pişman çaresiz yanıma.
Ne fayda!
Yazıldı artık levh-i mahfuza…

Kenan SARUHAN
Sınır Dergisi / Sayı 5 / Eylül Ekim 2010




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder