14 Mayıs 2013 Salı

Masal


I.
deniz çarpıyor dudaklarıma
birazdan düşeceksin kanatlarıma
yüzümde dolaşıyor rüzgar, yosun kokulu
sonra bir bardak çay geliyor, kırmızının en güzel tonu
masal başlayacak hiç görmediğim kadar güzel

sonu olmayan bir düşe açılıyorum, içinde sen
     tüm zamanları silse yaratan
     seni erken tanısam yeni baştan
sana geliyorum, herşeyi bırakıp ardımda
kendimi bırakıyorum

II.
kırmızı içinde doğuyor dağ çiçeği
papatyalar toplanmış eteğinde, bahar mevsimi
kalyonlara düşen nisan gibi düşüyorsun içime

biliyorum, ateşe koşar kelebekler
bir mum yanar yeniden
denize dalar martılar

nisan sabahında yosun taşıyan deniz
yüreğini açıyor kırlangıçlar, düşer semaya
kum tanesi çarpar suya, kuşatır büyük denizi
senin her adımında gül açar şehir
taşlar kıskanır, çağırıyor seni kaldırım
yürüyoruz
     yürüyoruz
gecenin en güzel rengisin bana
            zamanın en değerli ânı
gözlerim düşüyor gözlerine, ne kadarda farklısın

sen bağdaş kuruyorsun deniz kıyısında
susuyorum,  tutsak bir kuş gibiyim oysa
………
masal başlıyor
semadayız sonra masalın tam ortasında
gemiler tırmanıyor bir dağa
yalnız ikimiz
sen şiirler okuyorsun kalbinin ortasından


bilmiyorsun hangi iklimler esir alıyor beni
serçe yüreğimde kaybediyorum kendimi
bir züleyha masalında
ellerin çağırıyor beni, çaresiz uzanıyorum

III.
sonra
taşlar,hala sıcak: izin hala var umutlarımda
yüzümü sürüyorum, senden gelen rüzgara
imkansızlık savaşına açılan bir sancak oluyorum yokluğunda

asude bir zamanda, dalından düşen bir yaprak gibi ıssız her yer
seni arıyorum, belki yine var olacaksın ansızın
bir düşün ortasında yürüdüğün yollarda yeniden çıkacaksın karşıma
dua ediyorum, yüzümü çeviriyorum manaya
yeniden diyorum, hiç bitmeyen düşler saklı bir gezegen gibi gelsen, yeniden
bekliyorum
gelmiyorsun…

Yusuf BAL
Sınır Dergisi / Sayı 8 / Mayıs Haziran 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder