15 Mayıs 2013 Çarşamba

Say ki değmedi tenime rüzgar


değiyor mu sevmek ölesiye
yolunu şaşırmış bir kadını
bu yolda incinir duru yürekler
bu yolda kaybolur yabancı biri
sevmek ölmek demek bilmiyorsa can
kime el atsanız vefasız çıkar

sen kaçtıkça onlar kovalıyorlar
seversen celbettin nefretlerini
ciddiyetten anlasalardı biraz
sen ağlarken onlar gülerler miydi

kuş gibi yüreğin ölmek isterken
oturup uzaktan dalga geçerler
ruhları bir çeşit kedi tırnağı
okşarken bir yandan tırmalıyorlar

bahtsız yüreğimizin bir teline değecek
ne zaman bir mızrap buluruz bilmem
ama bu yürek yaralandı mı bir
bir daha sevmeye tövbe diyorlar

kim demişse kadınla oynanmaz diye
anlamıştır zehrin bilgeliğini
hem korkar hem savaşır kendinle
bir sanat yaratır varlıktan öte
bir yokluk kuşanır gece gündüzden
kendi sıratını yıkan bir ece
vebalini çeker kısa ömründen

ruhların değdiği her yanım mosmor
yine de bilirim bu yanlış değil
bir gün bu vebali gözlerime sor
sevdaysa bu vebal her gün bilenir
üzülmek de boştur üzülmemek de

ben bilsem de beni, kendimi yedim
say ki değmedi tenime rüzgar
say ki çürümüştüm, döküldüm yere
bir rüya olsa da yazılmış diye
bakarsın yolunuz düşer bu çöle

Müştehir KARAKAYA
Sınır Dergisi / Sayı 8 / Mayıs Haziran 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder