değiyor mu sevmek ölesiye
yolunu şaşırmış bir kadını
bu yolda incinir duru yürekler
bu yolda kaybolur yabancı biri
sevmek ölmek demek bilmiyorsa
can
kime el atsanız vefasız çıkar
sen kaçtıkça onlar kovalıyorlar
seversen celbettin nefretlerini
ciddiyetten anlasalardı biraz
sen ağlarken onlar gülerler
miydi
kuş gibi yüreğin ölmek isterken
oturup uzaktan dalga geçerler
ruhları bir çeşit kedi tırnağı
okşarken bir yandan
tırmalıyorlar
bahtsız yüreğimizin bir teline
değecek
ne zaman bir mızrap buluruz
bilmem
ama bu yürek yaralandı mı bir
bir daha sevmeye tövbe diyorlar
kim demişse kadınla oynanmaz
diye
anlamıştır zehrin bilgeliğini
hem korkar hem savaşır kendinle
bir sanat yaratır varlıktan öte
bir yokluk kuşanır gece
gündüzden
kendi sıratını yıkan bir ece
vebalini çeker kısa ömründen
ruhların değdiği her yanım
mosmor
yine de bilirim bu yanlış değil
bir gün bu vebali gözlerime sor
sevdaysa bu vebal her gün
bilenir
üzülmek de boştur üzülmemek de
ben bilsem de beni, kendimi
yedim
say ki değmedi tenime rüzgar
say ki çürümüştüm, döküldüm yere
bir rüya olsa da yazılmış diye
bakarsın yolunuz düşer bu çöle
Müştehir KARAKAYA
Sınır Dergisi / Sayı 8 / Mayıs Haziran 2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder