2 Ocak 2012 Pazartesi

Bir Taşınma Merasimi

Can verirken
Düşen
Zorlanmanın teri değil
Azraillin gözyaşlarıdır…



Taşınmak kaç yılınızı yolunuzu özleminizi devirdiğiniz evden…
Geçmişin tozunu almak, çürümüşlerini ayıklamak, kolay taşınsın diye paketlemek eşyalarla beraber kendi çalkantılarınızı…
Son günlerde duvarlar eski bir diyalogu, ağlayarak sabahı ettiğiniz bir geceyi, sevdiğinizin kucağında nasıl da mutlu uyuduğunuzu fısıldar…
Ev rüzgârlaşır sanki…
Tüm yaşadıklarınız, anılar, harfler, sesler, simalar uçuşur durur evin içinde…
Kaçıp kurtulmak istersiniz bir an önce.
Toparlamaya giriştiğiniz an, ev, nesneler, onları geçmişlerinden koparacağınızın bilinciyle pandoranın kutusuna dönüşür.
Bir an önce kapamak için çırpınırsınız bazen…
Ölürsünüz, yeniden öpüşürsünüz…
Buraya ilk geldiğiniz anı hatırlarsınız…
Zamanı en çok his ettiğiniz anlardan biridir bu…
Tuttuğunuz notları, sakladığınız küçük kartları, kurutulmuş çiçekleri, küçük anekdotları her şeyi her şeyi bir bir ayıklarsınız…
İnsanın bir çocuğunu terk etmesidir bazı anlarda taşınmak…
Ne kadar çok kalabalık biriktirdiğinize şaşarsınız bu evde…
Geçmişin yükü yeni gidişinizi soldurur daha yola koyulmadan…
Kendinize çaktırmadan bazen şunu da alsam bunu da dersiniz,
Bir yandan hafiflemek istersiniz, neredeyse her şeyi atmak istersiniz…
Arındırılmış geniş bir yığın oluşur donup kalırsınız…
Koliler ve bant bezginlikleriyle dağınıklığınızı toparlamaya çalışırsınız…
Perdeler başka bir dışarıyı örtecekler artık… İzledikleri, islendikleri sokağın gözlerini kaybedecekler…

İşte bol temizlik malzemeleri yeni evi temizlerken…
Önce yüzeylere, evin yüzüne dökülür asit… Yerlere sinmiş tüm izleri silmek istersiniz… Zaten hırpalamanın ve cezanın ilk belirteci hep yüze atılır…
Sizde öyle yaparsınız yaralarsınız öncesini evin…
Geçmiş, son günlerde yaşadıklarınız, her şeyin hıncıdır sanki yerlere döktüğünüz maddeler…
Bu evin öncesini silerseniz kendi unutamadıklarınızda silinip gidecek…
Yeniyi hissedeceksiniz… Yaşınızdan arınacaksınız sanki…

Bu bir taşınma merasimi.
Duvarları delicesine ovarken oraya düşmüş görüntüleri, geceleri, sesleri silersiniz…
Duvarlar fısıldamasın diye başkasının anısını…
Bilmediğiniz bu evin geçmişini ona unutturmak için şımartırsınız belki, yeni örtüler, eşyalar, küçük ayrıntılar… Belki yeni bir boya…
Eşyaları yerleştirmeye başladığınızda; eski kanepenin durduğu yeri özler sanki oda.
Siz ne kadar değişiklik yapsanız da eğreti duruşun nedenini çözemezsiniz.
Eski kanepeyi çok temizleseniz de izini, isteğini bırakmıştır orada…
Oysa bilirsiniz karelerde nasıl duracağına, bakanlar asla kendileri olamazlar…
Bunun için odayı da kalan izleri de kırarsınız…
Duvarlar, ev ve oda yeni eşyalarla yeni bir dil kurmalıdır çünkü…

Tüm işler bittiğinde gerçekten derin bir nefes alırsınız.
Rahat değil hastalıktan yeni çıkmış bir yabancılık gibi bir nefes…
Narkozun etkisinin yeni yeni geçtiği,
Tüm organlarınızın size ağır ve büyük ve acılı geldiği…
Kendinizle yeniden tanışmanın, yeniden bedeninizi his etmenin tadı gibi derin bir nefes alırsınız…


Hicran ASLAN
Sınır Dergisi / Sayı 6 / Kasım Aralık 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder