Altıncı sayısıyla bir yaşını doldurmuş olan Sınır’ın, ağır aksak da olsa zor şartlara rağmen okuruna ulaşmak için gösterdiği gayretin olanca sıcaklığıyla Merhaba!
Yola çıkarken karnı değil canı aç olan birkaç yolcunun yoldaş bulma arayışıdır Sınır…
Neresinden tutulsa elde bir şeylerin kaldığı kırık dökük bir hal karşısında, güç bela kurduğumuz birkaç cümledir belki de…
Sınır, hep yarınlarına dair özlemleri anlatılan, hayalleri kurulan; dünü ve bugünü ise harap olanların, talan edilenlerin güzel günlere olan susamışlıkları için bir pınar olma çabasıdır…
Adaletli bir dünyayı merhametli bir dünyaya tercih ederek adalet ve özgürlük adına sesini duyurmak için sesini gür tutan bir türkü korosudur Sınır… Tek kişinin dahi acı çektiği yerde bütün insanlara söylenecek kadar söz vardır gerçeğinin gereği bozulan bir susuştur… Sessizce terk etmeyeceğimiz, edemeyeceğimiz bir mekanda şiire durmamız bundandır… Karanlığa okuyacağımız öykülerin, kahramanlarının aydınlık düşlü çocuklardan olması da bundandır…
Gecenin köründe geleceğinden korkulan bir misafirdir bazen aralanmış her kapıdan girmeyi fırsat bilen…
Feri sönmesin diye aydınlıklara çevrilmiş gözün; güzel yüzlere hasret bakışıdır…
Ve ağız dolusu güldüremediği çocuklar için yüklendiği vebali, işlediği cürmü kaleme almaya yemin eden günahkarlar topluluğudur Sınır…
Lütfi Demir
Sınır Dergisi / Sayı 6 / Kasım Aralık 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder