2 Ocak 2012 Pazartesi

Kitap-lık 6

            Çavdar Tarlasında Çocuklar

            Amerikalı yazar J.D Salinger tarafından “The Catcher in the Rye” özgün adıyla yazılmış olan roman Coşkun YERLİ tarafından Türkçe’ye çevrilerek 1997 yılında YKY’dan “Çavdar Tarlasında Çocuklar” adıyla çıkmış.

             1950’li yıllarda Amerika’da gençlerin kült romanı haline gelen kitap, çoğu edebiyat çevreleri tarafından “modern zamanların başyapıtı” olarak değerlendirilmiş, yazarın kitapta kullandığı dilin argo ve sakıncalı olması gerekçesiyle muhafazakâr çevrelerce okunması yasaklanmış, buna rağmen Amerika tarihinde en çok okunan kitaplar listesinin ilk sıralarında yer almıştır. Hatta bir rivayete göre de İncil’den sonra en çok okunan kitap unvanını elinde bulundurmaktadır.

            Roman Holden adındaki anti-kahramanın üç gününü anlatıyor. Daha önce okuduğu üç okuldan kovulan, dördüncüsünden de kovulmak üzereyken kendi rızasıyla okulu terk eden, ailesinden korktuğu için de Noel Tatili’nden önce eve dönemeyen Holden’ın New York’ta geçirdiği koskoca üç gün.

            Yazar modern zaman gençlerinin pek çoğunun maruz kaldığı eğitim karmaşası, dini çelişkiler, şiddet, bağımlılık, isyan ve cinsellik gibi kavramları Holden karakterinin kendi ağzından anlatıyor. Bütün bu modern zaman dayatmaları altında da Holden:

Sorun da buydu işte. Asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz. Çünkü böyle bir yer yoktu. Var sanıyordunuz ama siz oraya varır varmaz sizin bakmadığınız bir sırada biri gizlice gelip burnunuzun dibinde “Seni …”diye yazıveriyordu. Sanırım öldüğüm zaman bile beni bir mezara tıktıklarında başıma diktikleri taşın üstündeki “Holden Caulfield” ile doğduğum ve öldüğüm tarihlerin hemen altında “Seni …”yazılmış olacaktır. Biliyorum bunu gerçekten.” demekten alamıyor kendini.

            Yetişkinlerin bu çelişki ve karmaşa dolu dünyasında yaşamaktan sıkılan Holden’ın, çocukları yetişkinlerin pis, tehlikeli ve yaşanmaz dünyalarına düşmekten korumak için bir de hayali vardır:“Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta-yetişkin hiç kimse yani-benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum? Uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu biliyorum ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim.Biliyorum bu çılgın bir şey.”

            Keşke bizim de Holden gibi bir hayalimiz olsa…


           Taner UÇAN
           Sınır Dergisi / Sayı 6 / Kasım Aralık 2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder